TEKNE İLE BULUSMA


Mayıs ın 14 ü, Serbü artık sabrının son sınırlarında.

Teknesini çok merak ediyor. Bu arada motor için Yanmar da bir eğitime gidiyor.

İyi oluyor, çünkü 50 motor saatten sonra yağ değişimi gerekiyormuş. Bunu kendisi nasıl yapabilir öğreniyor ve gerekli malzemeleri alıyor.

Yelken dergilerinde, tekneyi kendileri teslim alanların yaşadıkları sıkıntıları ve karşılaştıkları problemleri okudukça, Serbü son dönemde tekneyi acaba kaptana mı

getirtsek diye bir tereddüte düşmüştü, bana kalsa ben çoktan gidip almıştim ama işler bana kalmıyor ki…. Metin Çakır ın onu dürtüklemesi yeterli oldu bu fikirden hemen caydı.

Tekneyi Perpignan dan alacağız. Air France ile Paris Charles de Gaulle e uçuyoruz sonra Orly havaalanına geçip iç hat uçuşu alıyoruz. Neyse her şey sorunsuz geçti.

3 bavulumuz var ve 15 inde Koço ailesi gelecek onlara da bir valiz verdik.

Yani toplam 4 bavulluk eşya gidiyor. Charles de Gaulle havaalanından çıkarken gümrük polisi durdurdu elektronik eşya var mı diye sordu. Olmaz olur mu!!! Hemen aldım sazı elime, biz bir yelkenli tekne aldık, teslim almaya gidiyoruz o nedenle çok eşyamız var dedim, yelkenli nin Fransızcası konusunda tereddütüm var, Voile mıydı Voilier miydi, neyse iki tekrardan sonra kadınla anlaştık bıraktı bizi.

 Perpignan a saat 5 gibi indik. Ufak bir havaalanı. Beneteau nun beraber çalıştığı Pascal bize taksi tutun çok yakın demişti. Size önerim sakın taksi tutmayın araba kiralayın.

Çünkü zaten bir gün sonra alışveriş için araba kiralamak zorunda kalıyorsunuz.

İki günlük araba kirası 138 euro. Biz taksiye 70 euro ödedik. Taksi limanı buldu ama bir türlü Sas Canet firmasını bulamıyor. Bu arada Serbü den çığlıklar yükseliyor, “Teknem orada işte o benim teknem bakın bakın…!

Serbü yü sakinleştiriyorum bir sürü tekne var nasıl olur da o senin teknen olur falan filan… Yok sakinleşemiyor. Taksi şöförü ile Pascal ı görüştürdük ama işe yaramadı hala limanda dolanip duruyoruz. Neyse sonunda sabrı taşan Serbü işi ele aldı ve bir şekilde yolumuzu bulduk ve hakikaten benim teknem diye çığlık attıgı tekne onun teknesi çıktı.

Pascal bizi beklemişti. Hani Fransızlar için beklenmedik bir durum mu desem.

Hiç beklemiyordum. Onlar genelde saat 6 oldu mu işi bırakırlar diye düşünüyordum.

Öyle olmadı. Saat 8 de ancak onunla buluşabildik o saate kadar bizi beklemiş.

Tekneni anahtarını verdi ve içeri girdik.